Hadi, madem geldi zamanı zamana tırmanmanın, o halde başlayalım. Başlayalım da, neye başlayalım? Neye mi? Neye ya? Hasada! Hasada mı? Hasada, ya! Gerçekten hasadın zamanı geldi mi? Geldi, ya! Demek, erkekler uzun sırıkları alacak ellerine. Zeytin dolu, yüklü dalları silkeleyecek. Demek, kadınlar da eteklerini kuşaklarına sıkıştırıp zeytinleri toplayacak? Evet, öyle olacak! Davul zurna da olacak mı? O sonra işe karışacak, daha sonra. Yani? Yani, seleler, sepetler, küfeler... dolunca, zeytin ağaçları zeytinsiz kalınca, zeytinler sıkılmaya, yağa dönüşmeye gittikten sonra... sıra emeğin, alın terinin... bayramına gelince, halaya durulacak, davul zurna yeri göğü inletecek. Demek, öyle olacak? Evet, böyle olacak “hasat şenliği.”
Birhan Keskin’in “Zeytin Ağacı” şiiri aklıma geliverdi birden. Okuyayım mı? Oku.
Madem geldin uğradın yanıma
Yaslan, kavruk gövdem bu
Yaşım kaç mı? Saymadım ki
ya da unutmuşum bağışla
Bu bir boşluk içimde
Yaşamak izi de denir
Sanki, nice kelebek tozu içinde.
Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu dağ başında
Rüzgâr ağladım bazen
Bazen derdimin dibini saydım ıssızca
Yaşlı, durgun bir zeytin oluşuma bakma
Zeytin ağaçlarının gövdelerine bayılıyorum, Neden? Neden olacak, tarihle dopdolu her yerleri de ondan. Ne çok şeye tanık olmuşlar ki, acılarında boğulmuşlar. Yaşama tutunmak için gösterdikleri çabalar ortada. Ölmüyor gövdeler ölmüş gibi görünseler de. Bir yerinden bir dal uzayıp gidiyor göğe, güneşe! Güneş ki onların en temel içkisi değil mi? Suyu unutma! Unutur muyum!
Haydar Ergülen ne diyor “Zeytin” için? Ne diyor? Şu dizeleri gel de unut!
Sina ile tuz dağında,zeytin
hakkında konuşuyorduk. Bir tek
olsun zeytin yetiştirseydik bunca
söz yerine! Suyun hakkı için
ve kara gözlerinin hatırına, dilde
çoğalan zeytin,tuza değil,ekmeğe
değil söze kardeş duruyordu,rüzgâr
bu akşam tuzdan bir sofra kuruyordu,
söz ile zeytin arasında...
Zeytinin “incir”le ilişkisi olduğu söylenir, doğru mu? Doğru. Zeytinlik alanın ortasına incir ağacı dikerler. Zeytinin ocağına incir dikmek? Neden? Neden olacak zeytinlerin sineklenmemesi için. Zeytin sinekleri incirden korkarmış ve o bölgeye gelmezmiş. Zeytinle incir kardeş mi yani? Kardeş sayılırlar bu durumda.
Birhan Keskin’in “İncir” şiirini anımsadım birden. Okuyayım mı? Oku.
Ne yaprakları hatırlıyor ne güneşi
Ne de düşmüş dalından
Balı içinde kurumuş bir heves gibi
Duruyor yerinde geçen sonbahardan
Hasada gelirsek. Yani yaklaşıyor hasat zamanı değil mi? Evet, yaklaşıyor. Şunu da anımsayalım mı? Neyi? Şu bilgileri:
Kutsal metinlerde refahın, bolluğun ve yaşamın sembolü zeytin. Sofraların olmazsa olmazı. Yoksulun ekmeğine katık idi ama artık her evde değil. Pahasından, zeytinin de zeytinyağının da yanına yaklaşılmıyor değil mi? Öyle, değil mi? Öyle. Zeytin ağacı, bilge. Zeytin ağacı, arınma, yeniden doğuş. Öyle, zeytin dalı da barış...
Uzatmayalım, hasadın hası, başlıyor!
Demek, hasat zamanı geldi?
Geldi, ya!
Commentaires