top of page
Yazarın fotoğrafıZeytin Hasadi Dergisi

Zeytin Çekirdekleri Sosyal Sorumluluk Programı-Gül Gürsoy

İnsan ile zeytin ağacının asırlık dostluğuna  dayanan saygı, sevgi ve birlikteliğin hikayesi,

Asırlık bir zeytin ağacı gibi sağlam, güvenilir bir insan, bir toplum için çekirdekten yola çıkmak,

Zeytin ağacının sembolize ettiği barış ve eşitlik ile gönüllük seferberliğine katılmak,

İmece yapısıyla çorbada tuz olabilmek ve

Bir çocuk gelişir dünya değişir inancı ile yola çıkan bir program.

 

***

 

Bildiğiniz gibi Ayvalık, Türkiye’nin Kuzey Ege kıyısında küçük bir sahil ilçesi; 16 köyü de içeren kırsal mahalleri ile birlikte kent 38 mahalleden oluşuyor. Türkiye’nin insan ve kültür yapısının küçük bir modeli.

Sosyo-ekonomik kısıtlı mahallelerin getirdiği sorunlar ve mevsimsel ekonomik zorlukların, insanlar ve çocuklar üzerindeki etkisinin yoğun yaşandığı bir ilçe.

Türkiye’nin batısında olmasına rağmen, ayaklarını denize sokmamış köy çocukları, fakir mahallerinden çıkma imkanı olmayan kent çocukları var.

2014 Mayısında bir avuç gönüllü, Ayvalık’taki resmi kurumlar ile (Belediye, Kaymakamlık ve Milli Eğitim) Zeytin Çekirdekleri Sosyal Sorumluluk Programının ilk adımını atar.

Şimdi hayatında müzik var derler.

17 ilkokuldan 157 çocuk, ilk altı ay ritimle,  kendi enstrümanları olan sesleriyle tanıştılar. Birlikte hareket etmeyi, şarkı söylerken sözleri hissedip eğlenmeyi öğrendiler. Paylaşmaya ilk adımları attılar. Rüyalarına mini konserlerin girmesiyle minik minik pencereler açılmaya başladı. Atığın çöp olmadığını söyleyen şarkılar,

Zeytin Hasadını anlatan şarkılar, tabiat farkındalığı için yapılan koşulara destek olan ritimler, çarşılarını anlatan şarkı sözleri gibi.

Ben bugün size bu hikâyenin arkasında yatan gönüllülük seferberliğini ve bu müzik, sanat ile sosyal gelişim programının içeriğini, dokuz yıl içinde neler başarıldığını anlatacak değilim. Ben değişik mahallelerin çocuklarından bahsetmek istiyorum:

- Çakmak Köyü’ndeki Çakmak İlköğretim Okulu öğrencilerinden,

- Sosyo-ekonomik kısıtlı mahallede olan Ali Çetinkaya İlköğretim öğrencilerinden,

- Hayrettin Paşa Mahallesinin Gazi Ortaokulu öğrencilerinden,

- Ayvalık'ın diğer mahallelerinden bir araya gelen çocukların yarattıkları büyük aileden…

Bildiğiniz gibi Ayvalık'ın çevresi 2 milyon zeytin ağacı ile kaplıdır. Zeytin ağacı ormanı diye adlandıran bu orman içinde yükseklere doğru 45 dakika gittiğinizde, iki vadi arasında kurulmuş yedi tane köyle karşılaşırsınız. Bunların tam ortasında Çakmak İlköğretim Okulu yer alır.

14 Aralık 2014 tarihinde bu okulun 3. sınıfına bir grup misafir gitti. Ellerinde siyah garip şekilli kutular vardı, okulun müdürü ve öğretmenleri bu yabancıların kim olduğunu biliyordu; fakat çocuklar henüz bilmiyordu.

34 çocuğa 34 keman!

Kemanları verdiğimizde çocuklar durumu biraz yadırgadılar.

Ne yapacaklarını bilemediler; ama yüzlerinde şaşkınlıkla dolu bir sevinç vardı. O anda değişim, gelişim çoktan başlamıştı. Müzik onları renklendirecekti.

Çakmak okulunun 3. sınıfı köylerdeki müzik ve keman derslerine katılımın öncüleri oldu. O sınıfın keman öğrencileri orkestraya girdi; 2018’de Paris’te konser verdiler. Bugün, onlar, genç üniversiteliler. Tatillerde evlerine geldiklerinde hem bamya tarlasına gidiyorlar hem de keman, viola çalıyorlar. Evlerde Fiocciler Purceller, Şostakoviçler duyuluyor, türküler batı müziği ile buluşuyor ve başka dünyalara pencereler açıyorlar.

Bir belgesel yönetmeni, “Zeytin Çekirdeklerine katıldıktan sonra, hayatında ne değişti,” diye sorduğunda, “her şey,” diyordu Özgül. Babasını, iki aylıkken trafik kazasında kaybeden ve annesiyle birlikte yaşayan Özgül bugün 19 yaşında, üniversiteli. Orkestrada 2’nci keman olarak birçok konserde çaldı.

Korodan viyolaya geçen Sedef, viyolayı dokuz ay gibi kısa bir sürede öğrendi ve orkestraya girerek o da Paris'e gitti. Sedef çok akıllı ve çalışkan, sınıf birincisi; Ankara’da fen lisesine gitmek ve müzik eğitimine devam etmekti hayali. O şimdi İzmir’de bir üniversitede bio-medikal mühendisliği 2. sınıf öğrencisi.

Belki Sedef’in annesine de hayatında yeni bir pencere açılabilir. Zamanında köyünden üniversiteyi kazanan tek kız olmasına rağmen, babasını kaybettiği için okuyamayan Sedef’in annesi, eğitimine açık öğretim ile kızından sonra devam edebilir. O hayali, gözlerinde görmek çok güzel. Sadece biraz desteğe ve eşinin ikna edilmesine ihtiyaç var.

Daha çok işçilerin yaşadığı bir mahalle olan Yeni Mahalle’de on, on iki yaş arasında daha çok sokaklarda vakit geçiren çocukların bazıları ilköğretimde de olsalar, çeşitli nedenlerden eğitimden faydalanamıyor, okumada zayıf ve yetersiz kalıyorlardı. Böyle devam ettikçe de eğitimden dışlanmış oluyorlardı.

2015 yazından itibaren Boğaziçi Üniversitesi'nden gönüllü öğrenciler Ayvalık’ta yaz okulu kapsamında üç-dört haftalık atölyeler yapmaya başladılar. Bu çocukların okumaları, gelişmeleri için yöntemler ararken doğan bir fikir, Çekirdek Kumpanya’nın ortaya çıkmasını sağladı.

Okuma yazması az olan çocuklardan bir tiyatro kumpanyası kurmak, çalıştıkları eserleri okurken, ezberlerken, rolleri seçerken, fark etmeden okuma çalışmak ve çalışmaların sonucunda da oyunu sahnelelemek… Küçük denemelerle başlayan bu çalışmalar “Lorca'nın Acıklı Güldürüsü” ile hızandı. 16 çocuktan oluşan kumpanyayı hem Ayvalık hem de İstanbul’da sahneye koydular,  ayakta alkışlandılar, kapalı gişe oynadılar. Ayvalık Tiyatro Festivali’ne katıldılar ve festivale davet edilen Türkiye’nin önemli tiyatro sanatçılarından Ayla Algan’ın beğenisini kazandılar. Oyunun bitimde çocukları tebrik etmek için sahneye çıkan Algan, ileride onlarla çalışmak istediğini söyledi. Çekirdek Kumpanya bu yıl 4. oyunlarını sahneye koydu ve kapalı gişe oynamaya devam ediyorlar.

Bu gelişim hikâyelerinin bir başkası Hayrettin Paşa Mahallesi’nin Gazi Ortaokulu öğrencilerinden geliyor. Genelde Ayvalık merkezinde yaşayan roman çocukların gittiği, manastırdan okula dönüştürülmüş olan Gazi Ortaokulu, küçük bir okul. Öğrenci sayısı azalmakta. 2016 yılında atanan okul müdürünün gayretleriyle birlikte okul sonrası müzik, sanat, spor etkinlikleriyle okul tanınmaya başladı.

O yılki koromuzun solistlerinden Bulut ve erkek koristleri, genellikle Gazi Ortaokulu’ndandı.

Bulut ile tanıştığımızda 10 yaşında bir küçük oğlan çocuğuydu; fakat doğal bir yetenek; şarkı söylerken müzik ile birleşiyor, sahne ve seyiriciyle bütünleşiyordu. Annesi, babası ve abisi Berke'yle birlikte bir çekirdek aile. Abisiyle odalarını paylaşan Bulut, zaman zaman da onunla tartışıyormuş. Annesi Elif, Bulut’un koro çalışmasından döndüğü zaman çok mutlu geldiğini, evde sorunların bir anda yok olduğunu anlatıyordu. Sesi ile herkesin kalbine dokunan Bulut, kendisinin açtığı büyük pencereden dışarıya umutla bakarken çevresine de iyi geliyor, gönüllü eğitmenlerin geleceğe dönük umudu oluyor. Bugün Bulut, Güzel Sanatlar Lisesi 11. Sınıf viyola öğrencisi.

2014 yılında hayatında müzik var diyerek başlayan birliktelik,

Çocukların hayallerim var sesimde diye dile getirdikleri umutlarını,

2018 yılında güzel bir yolculuğa çıkardı.

Mahallesinden, köyünden, tarlasından, Paris’teki 23 Nisan Konserlerine; UNESCO Merkezi’ndeki anlamlı ziyaretten, Hotel De Ville’deki büyük salona, değerli insanlarla tanışmaya...

Ayvalık’ın on bir okulundan yaşları sekiz ile on beş arasında değişen kırk yedi çocuk Zeytin Çekirdekleri koro ve orkestrası olarak bir araya geldi. Gönüllü öğretmenleriyle çok çalıştılar, emek verdiler ve Türkiye’yi 23 Nisan’da temsil ederek Paris’te 22 - 23 Nisan’da iki konser verdiler.

Çocuklardan bazıları Paris gezisinden bahsettiğimizde şaka yaptığımızı sandılar, bazılarıysa, "biz gerçekten Paris’te miyiz, bu rüya değil, değil mi?" diye sordular. Repertuarın son üç şarkısına Paris’ten on beş çocuk katıldı. Çocuklar yalnızca bir prova sonrası beraberliği yakalamış ve seyirci karşısına çıkmışlardı. Çok heyecanlıydılar, yine de performanslarına devam ediyorlardı.

Çocuklara açılan bu pencere, onlar Paris’i gezerken şehrin ağaçlarını, düzenini, kaldırımların genişliğini ve binaların nasıl bu kadar iyi korunduğunu gözlemelerine fırsat verdi. Temizlenmiş tarihi duvar taşlarına dokundular, Belediye Sarayının büyük salonlarındaki güzel parkelerini, duvar resimlerini incelerken bile okşadıklarına şahit olduk.

 UNESCO Merkezi ziyaretinden sonra otobüste küçük Doruk da yanında oturan öğretmenine eğilip Japon Bahçesi için, “cennet burası olabilir mi?” demiş. Doruk şimdi Güzel Sanatlar Lisesi 1. Sınıf keman öğrencisi.

Küçük pencereleri geleceğimizin garantisi  çocuklara açmak, belki bu dünyaya vereceğimiz en güzel hediye.

Ayvalık Belediyesi’nin öncülüğünde başlayan 9 yıllık birlikteliğin sonucunda ulaşılan 3.500 çocuk için bu gönüllülük seferberliğine katılan 200 gönüllü eğitmen, 250’ye yakın gönüllü üniversite öğrencisi, 100’e yakın bireysel bağışçı, başta İzmir Devlet Opera ve Balesi olmak üzere devlet kurumları ve senfoniler, konservatuarlardan gelen sanatçı ve akademisyenler, çocukların yemeklerini yapan aşçılar, çocukları taşıyan şöförler, imece ile destek olan firmalar, uçuşlarını sağlayan havayolları ve program gönüllüleri onca emeğin, aslında paha biçilemez bir mutluluk olduğunu kalplerinde hissediyor.

Ve bir çocuk gelişir, dünya değişir diyorlar.



 

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page